“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane.” diye adına beytler yazılmış kültürümüzde önemli bir yeri olan Türk Kahvesinden bahsedeceğim. Bilhassa yemeklerden sonra hazımsızlığı gidermek için tercih edilir. İçine el emeği, göz nuru dantel örtü serilmiş tepsi içinde, yanında bardakta su ile ikram edilir. Su önce içilirse “ağzımı temizliyeyim kahve tadı damağımda kalsın,” yok sonra içilirse “kahven güzel olmamış” demekmiş. Birde, özellikle kız istemeye giden damat adayına, özel pişirilen tuzlu kahve vardır. İçip içmeyeceği kontrol edilir. İçerse, “Senin her nazına katlanırım”, içmezse “Sana tahammül edemem” gibi anlamlar taşıdığı söylenir.
Kahve deyince sadece Türk Kahvesi değil farklı kahvelerde akla geliyor. Özellikle son yıllarda açılan, çoğu ithal, modern kahvehaneler kahve kültürümüze farklı alışkanlıklarınıda aşılamaya başladı. Gelelim tarifimize. İyi bir Türk Kahvesi yapmak için önce bakır cezveye ihtiyacımız var, birde ince porselen kahve fincanlarımıza… Maharet tek fincanla kahve pişirmek değil, bir tencere kadar büyük bir cezvede pişirmek, bunu unutmamak lazım. Bir de başlamadan hatırlatayım bu kahve makinelerinin kahvelerine de pek itibar olunmaz, bakır cezvenin halis kahvesi dururken.
İyi bir orta şekerli Türk Kahvesi nasıl yapılır?
Tarifimiz 1 fincanlık
Malzemeler:
- 1 fincan soğuk su
- 1 tatlı kaşığı Türk Kahvesi
- 1 adet kesme şeker
Yapılışı:
Cezvemize suyumuzu koyuyoruz, İçine şeker ve kahvemizi ekliyoruz ve ocağımızın en küçük gözüne orta hararete, şeker ve kahve eriyene kadar karıştırıyoruz. Cezvemizin içinden kaşığımızı alıp pişirmeye bırakıyoruz. Üzerinde oluşan köpüklerimizi fincanımıza alarak pişiriyoruz. Pişen kahvemizi tek seferde fincanımıza döküyoruz. Fincana aldığımız köpükler üzerine çıkıyor. Bol köpüklü kahvemiz hazır. Artık kırk yıl hatırlanmayı garanti altına aldınız.Türk Kahvesi her yörede farklı ikram edilir. Bazı yörelerde üzerine ceviz serperek, bazı yörelerde ise şekersiz pişiririp yanında çikolata veya lokum ile yandan çarklı ikram edilir. Özellikle bitter çikolata kahvenin yanına çok yakışır.
Resimde gördüğümüz fincanlarımı iki yıl önce (2009) yaptığımız İç Anadolu turumuzda Amasyadan almıştım. Erbaa’ da iken 1 saat uzaklıkta olan Amasya’ya bir gezi yapıverdik. Şehri ikiye bölen Yeşilırmağı, yalı boyu evleri, kalesi, Bedesten çarşısı, Ferhat’ın Şirin için deldiği dağı, Burma Minareli Camisi ve o tarihi dokusu, mimarisiyle gönlüme taht kurmuş bir şehir Amasya. Tekrar takrar gezip görmek isteyeceğim bir şehir. Amasya sokaklarında gezerken Burma Minareli Cami yakınlarında bir sokağın içinde gördüğüm bakırcılar, ilk defa gördüğüm ve hayranlıkla seyrettiğim şehirde beni dahada heyecanlandırdı. Hatıra olsun diye bir adet bakır cezve ve iki adet fincan aldım. Bunlara zarf denirmiş ve eskiden kahve soğumasın diye bu şekilde servis edilirmiş. Bu zarflı fincanlardan daha çok almadığıma pişmanım. Acaba İstanbul’da yok mudur diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Mısır çarşısında aynı fincanlardan gördüm. Ama bu fincanlarım, elime her aldığımda, bana unutamadığım o güzel günü hatırlatıyor.
Amasya’dan çok sevdiğim bir manzara resmini paylaşmak istedim. O unutamadığımız günün anısına…
Bir arkadaşım Türk Kahvesi yazımı okuyunca Bosna Hersek’ ten aldığı kahve takımının benim için resmini çekmiş… Resim küçük boy olduğu için photostop ile düzeltemediğimizi belirtmek istiyorum. Yinede arkadaşıma söz verdiğim için yayınlıyorum… Kahve takımı için yazdığı metini aynen aşağıda… Resim için teşekkür ederim arkadaşım…
Mürüvvet’ciğim;
Bu kahve takımı ile Bosna Hersek gezisi esnasında tanıştım. Bosna’ da kime gidersen git, çay yerine bu veya buna benzer takımlarla mutlaka kahve ikram edilir. Bizdeki çay ocakları gibi onlarda da kahve ocakları var. Çaya rastlamak nerdeyse mümkün değil. Hatta çayı sevdiğimi Bosna’ da iken anlamıştım. Kahvenin yanında lokum ve dondurmayı da ihmal etmiyorlar. Denemeni tavsiye ederim…Sevgiler
canım bende kardeşimin askerliği sırasında gezmiştim Amasyayı.çektiğin resmin benzeri bendede var.Şehrin tarihi dokusu benimde içime işlemişti.
Tekrar tekrar bıkmadan gezebileceğimi sanıyorum. Ben tarihi şehir olarak sadece İstanbul, Bursa, Bilecik birde Manisa var zannederdim… Ama Amasya ve Sivas başka. Herkesin ömründe bir kere görüp gezmesi gereken şehirler…
Ben bir amasyali olarak sizleri amasyaya davet ediyorum
tarihi dokusunu içine çekmiş bu şehirde yaşamak ayrı bi güzel